1. hayat, insanlar ne garip. bir insanı karşına alıyorsun, ciddi ciddi bir sürü şey anlatıyorsun. pek sallamıyor ya da bunlardan bir yerlere varmıyor. öylesine söylenmiş gayet gereksiz komik şeylerden bir sürü sonuç çıkarıyor, çıkarmaya çalışıyor.
  2. elektrikler gitti geldi. onsuz da yapıyoruz bir şekilde ama meşakkatli oluyor.
  3. nasıl giriliyor lem bu friendzonea? bilen varsa anlatsın. ya birlikte olacağız ya hiçte buluyorum kendimi. bir sürü kadın yanılamaz, iğrenç bir adam olmalıyım ki arkadaş olmak istemiyorlar.

    ekleme: şimdi düşündüm de geçenlerde ben de bir kadına aynısı değil ama benzer benzemez bir şey yaptım. biraz daha birbirimizi tanıyalım dediğinde ya şimdi ya hiç, hadi bana eyvallah dedim.
  4. ne bulurlar şu aşurede bilmem. geçen haftadan beri ikişer üçer aşure getiriyorlar, almıyorum.

    yıllardırda getirirler. tek tük kırılacağını düşündüğüm biri çok ısrar ederse alırım. onu da veriyorum birine gidiyor.
  5. berberler pahalı.
  6. aslında içinizi dökme defterine daha çok uyar ama tam şu anda aklımdan da geçiyor.

    3 facebook arkadaşımda bu konuda sakın diye özellikle uyarmama ve şekil yaparak ''ne münasebet'' eşliğinde ''tamam'' demelerine rağmen arkadaşlarına ve hatta çevrelerine beni ''sevgilileri'' olarak tanıtmışlar, anlatmışlar.

    ağızlarından kaçırdıkça ve ortak arkadaşlardan, tanıdıklardan kulağıma geldikçe uyardım ettim ama nafile.

    hepsinin yaklaşımı ''onlar benim arkadaşlarım, benim çevrem. istediğim gibi anlatırım. senin için ne fark eder?'' havasında.

    1,5 yıl önce son ikisi yakınlaşan da arkadaş, ilk 2'si adı konulmamış yakınlaşan tanışıklar olarak görüştüğüm 25 yaşındaki kadın aradı. yalan söylemeyeyim aralarında bir kere sevgili olarak da görüştük. ''aramaz ama seni arayabilir. sevgilime senin için eski sevgilim dedim, seni fb'tan gösterdim. haberin olsun'' dedi.

    ''aramaz ama arayabilir'' gibi bir cümle nasıl bir kafa yapısının ürünüdür, telefonumu neden verdin onları saldım zaten.

    ben sizin prestij itemınız, eşyanız mıyım lem?

    la bir salın beni işime gücüme bakayım.

    hele fb arkadaşlarımın biri kendine ''bridget jones'' tadında iki erkek arasında kalan kadın hikayesi yazıp anlatıyormuş her iki laf ettiğine. sonra kendi yalanına kendisi inanıp sevgilisini terk etti ama hatırladıkça gülüyorum. adama ona kötü davranmama rağmen beni sevdiğini ve benim daha iyi seviştiğimi, vazgeçemediğini söyledi ya manyak.

    manyak her geldiğinde, evimde özel 1 bazen 2-3 eşyasını bırakıyor. yorganın, çarşafın altına değil bazanın altına d memelerine taktığı sütyenini sokmuş bir kere. 1 sonraki gelişinde tv izledikten sonra elini sokup kurcalaya kurcalaya arayıp bulup çantasına attı. sağa sola sokuşturduğu takılar, içe giyilen meme dekolteli tshirtler vs vakai adliyeden zaten. ''bir kadın geldiğinde takılı olan sütyenini giymeyi unutup gider mi?'' diyorum. kakır kakır gülüyor bir yandan yüksek sesle bir şeyler saçmalarken ayarsız. “senin memelerin kadar memeleri olan bir kadın sütyensiz olduğunu nasıl fark etmez?” diyorum. çemkiriyor bas bas.

    bir diğeri hepten cozuttu fb arkadaşı da mı olmazsın diye görüşmeye ikna edip edip, sevgililik kasıp kasıp duruyor. görüşmek için aptal saptal liseli ya da üniversiteli ergen bahaneleri üretiyor. geçen gün sosyal medyaya beraber fotoğraf atalım diye tutturdu. bir diğeri gittiğimiz konserlerde ben video çekerken inadına sesinin kayda girmesini sağlayacak şekilde dereden tepeden konuşuyor. telefonu gösterip ''şşş'', ''çekiyorum'' dedikçe hiç tınmıyor. aynen devam ediyor telefonuma doğru konuşmaya.

    bir düşün yakamdan. işime gücüme bakayım. etrafım bir manyak sürüsüyle sarılı.

    yurtdışında yaşayan bir arkadaşımı aradım bu gün bu manyaklar içimi şişirince. dedi “extracts ittir et, şu zaman geliyorum, arabaya atlayıp nereye götürürse basıp gidelim. tatil yapalım.”

    arabayla gitmekten vazgeçirdim. kutsal topraklara gideceğiz kısmetse. o petersburg’u istiyor ben kiev’i.
  7. bu akşam oraya mı gitsem, şuraya mı gitsem? şuraya gitmeye karar verirsem orada ki şuyu da alayım yanıma. şu sen buraya gel, yarın falan gideriz derse yine de şuraya gitsem mi?

    şu zaten o ve oyla beraber kesin gidecek oraya ama ben o saatte beriki yerde olacağım. hem ben bu akşam şuraya gitmek istiyorum zaten.

    aslında hep bu hatayı yapıyorum. onsuz hatta diğerlerini de ekip gitmem gerek. mok varmış gibi hep birilerini takıyorum peşime. tamam amacım o değil ama bak geçen akşam yalnız gittin ve ne güzel iklim ilkbahar oldu.

    bir şekilde herkesi sallayıp tek başıma gideceğim lem.
  8. ahahaahaa '''ya bmw ya mercedes alacağım'' diyordu. ''mok aldırır karın sana onlardan birini'' dedim yüzüne.

    sonrasında, ortak arkadaşımız ''resti çekmiş, karısı geri basmış'' demişti. ona da ''ittir lem resti çekmişmiş, aldırmaz. aptal mı kadın? demiştim.

    ahahaaaa karısı aldırmamış. sattığının üzerine 15-20 kağıt koyup vw almış.

    ''satmakla almakla uğraştığına değmemiş.'' dedim ortak arkadaşımıza. ''doğru diyorsun'' dedi.

    var mı lem öyle bir dünya? neden bmw ya da mercedes, ne işimize yarayacak diye düşünüp hiç işgillenmeyecekti kadın değil mi?

    kıskanmak falan değil benim ki; benim arabalarımın ikisi de onun almayı düşündüklerinden çok daha güzel, teknolojik üstelik sıfır ve doğal olarak çok daha pahalı.

    bekar olmak çok güzel. bir kız kardeşim karışıyor ev, araba gibi şeyler alacağım zaman. kredi çektirmiyor. onun verebileceği borç çekmeden almama yeterse o da bir şey demiyor fazla.
  9. çıt çıt diye peşi sıra birbirine eklediğim çekirdeği çıt çıt çıt çıt diye çitlemek istemiyorum.

    çıt çıt çekirdek bir biri ardına eklenmek istiyor ama. ^:swh^

    ekleme: bana ne lem sizin garip garip işlerinizden be. ^:swh^

    neyse ben yorumlarımı taşımaya devam edeyim. ^:swh^
  10. bir düşeş attım yek geldi ama şeş oynadım dü kere miydi neydi? ^:swh^

    aha yek-i dü oynattılar. ^:swh^

    hafızam fil hafızası ama farsçam zayıf bu kadar oldu, idare edeceksiniz artık.^:swh^ ^:dont cry bebeim^^:ahaaha^

    geçen gün bir youser ''gözlerimi deviriyorum'' bazı youserların nickini görür görmez yine son derece kişisel, öznel, sıfır içerik vs vs yazmıştır diye dedi. benim de ruh ve düşünce dünyam bu valla. sıfır içerik, sıfır bilgi, gözlem yapmamızı sağlayacak kişisellikte, öznellikte bile değil içerik. bildiğin gündüz sayıklamaları.

    burası 2. büyük göçünü bu yorumları görse abdest alıp tövbe edecek entrylerden verdi. allahasen bir kitap, bir film, bir oyun, bir yazar, bir şair, bir yönetmen vs vs hakkında bilgilendirici bir şey okuyalım bir kere de.

    ''bacağım kaşınıyordu, dr.a gittim, dr. bana kaşıma dedi. ahahahahaha. essie coral coast gratisde bile çok pahalanmış.''

    oldu mu şimdi? ^:swh^